Filmde hikayeleri bölümlere ayırarak yazanların dışında, tek bir karakter olarak da yazıp anlatılabilir. Yani tek bir kişinin hikayesi anlatılır. Her insanın hayatı bir film senaryosu olabilir. Burada dikkat edilecek husus yalnızca, ne olmak istediğimize karar vermemizdir. Çünkü tek düze ve heyecansız bir hayattan da gişe rekorları kıracak hikayeler çıkartmak zordur. Filmin en önemli özelliği de aslında bize olmak istediklerimizin portresini göstermesidir, diyebiliriz.
Hikaye iki şekilde oluşturulmalıdır. Bunlardan biri başkarakterin hikayesidir. Ana karakter ile filmde asıl anlatılmak istenen hikaye doğru orantıda gitmelidir. Fakat senaryo yine de eksik hissedilir. Ana karakterin yaşadığı kıskançlık, öfke ya da sevgi gibi duygu durumları yoğun işlendiği için izleyici sıkabilir. Bu nedenle yan karakterlerinde film içerisindeki rolü yadırganamaz.
Filmin hikayesi ilgi çekici, sıkça duyulmamış ve orijinal olmalıdır. Bu şekilde hem seyirciyi çeker, hem de daha sinema salonuna gelmeden merak uyandırır. Eğer hikaye ilgi çekiciyse, seyirciler filmi seyretmeye geldiklerinde ana karaktere bağlanmaya hatta onu kendileri gibi görmeye ya da sevmeye başlarlar. Bu başarının altın anahtarıdır.
Örnek olarak Harry Potter film serisinin ilki, ebeveynini küçük yaşta kaybeden ve üvey teyzesiyle yaşamaya başlayan 10 yaşındaki Harry’nin hikayesi ile başlıyor. Üvey teyzesi ve eniştesi ona kötü davranıyorlar ne yazık ki. Hatta merdiven boşluğundaki dar ve ufak odada kalmasını istiyorlar.
Harry bu esnada ölen anne ve babasını özlüyor ki bu hikayeyi duygusal bir çıkmaza sürükleyebilirdi. Fakat Harry Potter hikayesinde temel olarak fantastik bir yapı var. Ana konudan sapmadan sahneler bir bütün içinde gösteriliyor. Sürekli bir macera mevcut. Aynı zamanda çok güçlü bir kötü karaktere karşı sadece 10 yaşındaki ana karakterimiz cesurca savaşıyor. Ünlü olmuş bu filmin serisinin izleyici sayısını düşünürsek, yönetmeni taktir etmek gerektiğini unutmamak gerekir.